24 Ağustos 2020 Pazartesi

RESMİ DİL VE ANADİL

Türkiye’nin resmi dili Türkçedir. Bunu biliyoruz. Resmi dil nedir? Resmi dil bir ülkede anayasa veya kanun ile kabul edilen dili tanımlamak için kullanılan terimdir. Peki Türkiye’de sokakta konuşulan dil, evlerin masalarında konuşulan dil, bir çocuğun arkadaşlarıyla şakalaştığı dil yalnızca Türkçe mi? Değil. Bunu da biliyoruz.  Anadil diye bir kavram var. Anadil, insanın doğumundan itibaren edindiği dildir. Türkiye’ de birçok vatandaşın anadili Türkçe değil. Kürtçe, Ermenice, Rumca, Süryanice, Çerkezce, Zazaca, Lazca… Daha birçok dil. Bunları da pek tabii biliyoruz. Size bilmediğimiz bir şey söyleyeyim mi? Türkiye’de Ermeniler Batı Ermenicesi konuşurlar. Bu dil UNESCO’nun Tehlikede olan Dünya Dilleri Atlasındadır. Yani yok olmaya yüz tutmuş -yok edilmiş- dillerdendir. Süryanice de halen Türkiye’de konuşulan ama yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olan bir dildir. Kürtçe Türkiye’de nüfusun %8,97’sinin konuştuğu bir dildir. Evet bu bilgiler cepte. Şimdi asıl konumuza gelelim.

Resmi dil bilinmeli mi? Evet. Resmi dili öğrenmek bir vatandaşın görevi, resmi dili öğretmek ise devletin görevidir.  İdeali böyle. Peki gerçekler? Türkiye’nin resmi dili olan Türkçeyi bilmeyen vatandaşlar var. Peki bir vatandaş neden resmi dili öğrenemez ya da öğrenmek istemez? Birçok sebebi olabilir. Tüm olası önyargılarınızı bırakıp okumanızı rica ediyorum. Anadiliniz Türkçe ise bile, olmadığını düşünün.

Devlet dilinize yıllarca sistematik bir şekilde inkar politikası uygulamış olabilir. Reddetmiş olabilir. Ailenizden öğrendiğiniz dili sosyal hayatta kullandığınız için, bu dilde şarkılar söylediğiniz için cezalandırılmış, ayrımcılığa uğramış olabilirsiniz. Tüm bunların karşısında vatandaşı olduğunuz ülkenin resmi dilini öğrenmeye gönüllü değilseniz, sizi suçlamalı mıyız? Yoksa bu tutumunuzun seneler boyu süregelen baskı ve asimile düzeninin bir uzantısı olduğunu mu düşünmeliyiz?

Gelelim resmi dilin ne sebeplerle öğrenilemeyeceğine. Yaşadığınız yerde okul yoktur, öğrenemezsiniz. Okul vardır ama gidemezsiniz çünkü çalışmanız, geçinmek için para kazanmanız lazımdır, ailenizin sizi okutmaya durumu el vermez öğrenemezsiniz. Okul vardır, okuyacak imkanınız da ama aileniz okutmaz, öğrenemezsiniz. Peki bu durumda siz mi suçlusunuz? Yoksa içinde bulunduğunuz durum ve sizin en temel haklarınızdan olan eğitimi size sağlayamayan devlet mi?

Peki toplumun içinde durum nasıl? Yani bu anadil meselesi toplumda nasıl karşılık buluyor? İnsanımız Laz olduğunu bildiği birine “Lazca konuşsanaa!” diyerek toplumda anadili Türkçe değil de Lazca olan birinin varlığını kolayca kabullenebilir hatta bu dilin konuşulmasını teşvik edebilirken, Kürt olduğunu, Ermeni olduğunu, Rum olduğunu, Süryani olduğunu öğrendiği insanlara aynı gözle bakamıyor. Bu dilleri duymuyor, kabul etmiyor. “Türkiye’nin resmi dili Türkçedir!” deyiveriyor hemen. Neden? “Lazlar hiç ayaklanmıyor da ondan!” diyenler çıkacaktır. Ayaklanmak mı? Dilinin, dininin, kimliğinin yok edilmek istenişine karşı çıkmak “ayaklanmak” mı oluyor?

Öte yandan bizler İngilizceye, bilumum Avrupa dillerine epey meraklıyızdır. Avrupa dillerinde eğitim veren özel statülü okullarda okusun isteriz çocuklarımız. Arapça tabelalar asmaktan da geri durmayız. “Aynı şey mi canım? Biri eğitim biri turizm için.” Dediğinizi duyar gibiyim. Aynı şey değil. Çok haklısınız. Hiç aynı şey değil. Zira vatandaşın anadili bize turizm getirisi sağlayacak dilden, eğitimimize katkı sağlayacak dilden daha değerli olmalıydı. Hiç ama hiç aynı şey değil! Yabancı dili öğrenmek ve kullanmak normal görünürken ve teşvik edilirken (ki normaldir ve teşvik edilmelidir) vatandaşların anadili böyle yok sayılmamalıydı. O dillerde söylenen şarkılara ceza kesilmemeliydi. O dilleri konuşan vatandaşlar darp edilmemeliydi. Olmamalıydı bunlar. Belki o zaman birilerinin çıkıp “Türkiye’nin resmi dili Türkçedir.” demesi bu kadar yaralayıcı olmazdı. Zaten mesele sadece “Resmi alanlarda resmi dil konuşulur.” değil. Mesele toplumun bir kısmının, bazı insanların anneleriyle, sevgilileriyle, arkadaşlarıyla konuştuğu, ağladığı, güldüğü dili, yani anadilini konuşmasıyla zoru olması. Konu neden resmi dilin öğrenilmediği veya öğretilmediğini hiç sorgulamıyor oluşumuz. Neyse ki “Biz kardeşiz!” demeyi çok iyi biliyoruz(!)

Not: Saymadığım tüm dilleri konuşanlardan özür dilerim. Çoğunluğa hitap etmesi açısından en bilinenleri örnek gösterdim. Bu ülkede konuşulan her dil vardır, konuşulacaktır ve kıymetlidir.

 

İyi dileklerimle,

Yaren.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Düşüncelerinizi bana buradan yazabilirsiniz.